17 Ağustos 1999



Kısacık bir fani hayatın var, o aç gözlülüğün niye ?
Varoluşu anlayamazsın, o "her şeyi bilirim" havan niye ?
Koskoca evren'lerde küçücük bir noktacıksın, o böbürlenmen niye ?
Evren'leri Yaradan yalan söylemez, sen kimden öğrendin yalanları ?
Çok konuşursun, boş konuşursun, bir gün susup da dinlemeyi denedin mi ?
Doğruları, gerçekleri öğrenmek istiyorsan biraz sus da etrafına bak,
O düşmanı olduğun doğada çok şeyler var öğreneceğin...
Etrafına değil, içe bakmayı öğren, aradığın cevaplar orada...
Ama, esiri olduğun zihninle bakarsan yine bir şey göremezsin,
Gönül gözüyle bakacaksın içeriye de dışarıya da...
O zaman görmeye başlarsın gerçekleri,
Ve anlarsın yalan dünyanı
Nasıl putlaştırdığını...


Bakalım Aşık Veysel bu sözlerimizi nasıl söylemiş:

Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece

Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece

Uykuda dahi yürüyom
Kalkmaya sebep arıyom
Gidenleri hep görüyom
Gidiyorum gündüz gece

Kırk dokuz yıl bu yollarda
Ovada dağda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece

Düşünülürse derince
Irak görünür görünce
Yol bir dakka miktarınca
Gidiyorum gündüz gece

Şaşar Veysel işbu hâle
Gâh ağlaya gâhi güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece



Ondokuz

Bir filmi internette izlemeden veya dvdsini almadan önce kısa bir tanıtımını izlemişinizdir. Bir kaç dakikalık bu tanıtım filminde film sizi etkilediyse o zaman filmin tamamını izlersiniz. Filmin kısacık verziyonu sizi bunalttıysa "iyiki izlememişim aslını" dersiniz, ve sevinirsiniz filmi izlemek için boşuna 1-2 saat harcamadığınıza... Şimdi dediğinizi duyar gibiyiz: "bu konunun Kumtaneleri veya Gönül yolu ile ne ilgisi var ?" Aslında yerinde bir soru... cevaplayalım: BU dünyadaki yaşama gelmeden önce kim olduğunuzu, nerede olduğunuzu biliyormusunuz ? Büyük ihtimalle bilmiyorsunuzdur. Zaten bilseniz "işin" tadı kaçar. Biraz deşelim bu konuyu izninizle... deşeceğiz ama sadece biraz deşeceğiz (tadı kaçmasın diye)...

Evet, bu gerçekliğe (bu dünyaya) gelmeden önce ne yapıyorsunuz biliyormusunuz ? Buraya gelmek için başvuruda bulunuyorsunuz. Size uygun ve olabilecek bir kaç alternatif yaşam gösteriyorlar. Siz de bu yaşamların (kaderlerin), filmlerde yaptığınız gibi, kısa bir özetini izliyorsunuz (öte alemdeyken). Hangisini beğendiyseniz onu seçiyorsunuz. Siz seçtikten sonra ve sıranız geldikten sonra bu aleme geliyorsunuz (doğuyorsunuz). Elbette gelmeden önce hafızanızdaki "film özeti" siliniyor. Eğer bu yaşamda bazen olacak olayları hissediyorsanız işte bu silinen özetten kırıntılar kaldığı içindir. Neyseki bütün kaderinizi bilmiyorsunuz önceden. Bütün detayları zaten bilemezsiniz çünkü bazıları sizin seçiminizdir. Bu dünyada yaptığınız seçimlerle de şekillenir kaderinizin bir bölümü.

Sevgili Gönül Dostlarımız, biz Kumtaneleri olarak sizin kim olduğunuzu, kim olmadığınızı, ne olacağınızı, ne olmayacağınızı... hepsini biliyoruz... Biliyoruz çünkü biz sizinle aynı gerçeklikte yaşamıyoruz. Biliyoruz ama sizin kaderinizi size söyleme yetkimiz (ve niyetimiz) yok. Yetkimiz yok ama uyarılarımız hep sizin iyiliğiniz için. Çoğu Gönül Dostumuz uyarılarımızı anlamıyor. Şu anda anlamamanız normal, günü geldiğinde "haa... Kumtaneleri bunu diyorlarmış meğer..." diyeceksiniz. Günü gelince anlayacaksınız ama iş işten geçmesin... o nedenle söylediklerimize bugün kulak verin, ve gereğini hemen yapın. İnsanlık olarak gittiğiniz yol pek hayırlı değil... bizden söylemek...

Sevgili Gönül Dostlarımız, biz bu dünyaya sizlere öte alemden bahsetmek için gelmedik. Gelme nedenimiz size sizin dünyanızı, sizin gerçekliğinizi, sizin kendinizi size anlatmak. Niye bunu yapıyoruz ? Çünkü insanlık hem kendini hem de gerçekliğini yok etmek üzere... Diyebilirsiniz ki: "kendimiz ettik, kendimiz bulduk, size ne bizim dünyamızdan?" İşte bu konuda yanılıyorsunuz ! Evren'de, Varoluş'da herşey birbirine bağlıdır, herşey birbirini etkiler. Siz insanlık olarak dünyanızı gittikçe cehenneme dönüştürürseniz, bu başka gerçekliklerde de benzer şeyleri tetikler.... Bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur.

İnsanlığın zihni cennet ve cehennemin ölümden sonra yaşanacağı konusunda programlanmıştır. "Ödül ve ceza" uzakta görününce, zihin kötülüğe daha çok meğilli oluyor... Bu doğrultuda kullanılan bir başka teknik (söylem) de şudur: "herkes kendi gerçekliğini yararatır, siz kendinize odaklanın, içe dönün, dış dünyayı boş verin..." Bu yaklaşımı da uzak doğu felsefesinde görüyoruz...

Yakın Doğu, Uzak Doğu (ve başka yönlerin) felsefesinin sizi nereye getirdiği, dünyanızı ne hale soktuğu ortada... bizim söylememize gerek yok, biliyorsunuz, görüyorsunuz, yaşıyorsunuz her gün. Her zaman sorduğumuz soruyu tekrar soralım, ve bu sefer daha kapsamlı soralım: "kendinizi ve dünyanızı değiştirmeye niyetlimisiniz, hazırmısınız?" Hazırsanız biz yanınızdayız. Hazır değilseniz biz uzağınızdayız...

Sevgiyle kalın...

7 Nisan 2024


e-mail